13 Nis 2010 Eklendi
Resim çizmeye, her çocuk gibi, çok küçük yaşlarda başladım.
Televizyonun ve çizgi filmlerin çocukların çok fazla zamanını çalamadığı, Almanya nın Nordheim köyündeki günlük hayatımda, arkadaşlarım dışında en büyük eğlencem, çizgi roman okumaktı. Süpermen, Örümcek Adam, Batman, Kızılmaske gibi süper kahramanların yanında Disney ailesinin değerli üyeleri Goofy, Vakvak Amca, Donald Duck, Miki Fare ve daha sayamadığım birçok arkadaşım vardı. Bunların dünyasında gezinirken, aynı zamanda onları kendi dünyamda canlandırabilmek için resimlerini yapıyordum.
1982 de kırılma noktası; Almanya dan Türkiye ye temelli dönüş!
Fantastik karakalem çizimlerime devam ettim. Çirkin ve ürkütücü karakterler, içimdeki isyanları dindiriyordu; ergenlik buydu sanırım.
Ortaokulda birçok resmim sergilendi, asıldı. İyi resim yaptığım, kimliğime iliştirildi.
Lise resim öğretmenim Saliha Genç hanım, 9 Eylül Güzel Sanatlar Fakültesine girebilmem için bana desen eğitimi verdi. İlk aşamayı geçip, ikinci aşamada en yüksek puan olan 97 yi almama rağmen, sonuncu aşama olan test, beni yedeklere attı. Kızdım, kırıldım ve yedeklerden girebileceğim halde bu fırsatı değerlendirmedim.
Üniversite yılları resim konusunda çok çalışmalarda bulunamadım.
Ertesinde, bilgisayarla tanışmam bana yeni bir ufuk açmıştı. Photoshop ile dijital resimler yaptım. İlk yıllarda sadece renklendirme olmak üzere, 2000 yılından 2009 yılının sonlarına kadar dijital çalışmalar yaptım.
Bir gün, fırça ile resim yapmam gerektiğine karar verdim. Bunun için en uygun mecra olarak, akriliği seçtim. 90 gün boyunca neredeyse 50 ye yakın resim yaptım. Ancak aradığımı bulamadım.
Ve 2010 yılının 20 Ocak günü suluboya çalışmaya bir papağanla başladım…
Aradan neredeyse 90 gün geçmiş.. 70 kadar suluboya resim çalışmışım.
Öğrendikçe boyayacağım, boyadıkça eksiklerimi öğreneceğim..