Sanatçı fotoğrafçı Pascal Mathieu, tutkusunun ilk adımlarının izini sürmek için anılarından yararlanıyor. Fotoğraf dünyasına yolculuğu henüz çok gençken, muhtemelen yirmi yaşından küçükken başladı. Kaliteli bir lensle donatılmış sağlam bir Rus modeli olan "Zénit TTL" kameranın satın alınması, sanatsal keşfinin başlangıcı oldu. O zamanlar zaten insani anları yakalamaktan hoşlanıyordu, ancak belli bir çekingenlik onu bu eğilimini tam olarak ifade etmekten alıkoyuyordu, fotoğrafçı rolünde henüz meşru hissetmiyordu.
Günümüzde fotoğrafçılık her yerde mevcuttur. Pascal, her gün yağan milyonlarca görüntü arasında bakışlarını durduran ve ona dokunanları arıyor. Konu nerede? Her çekimin arkasında hangi hikaye gizli? Başkalarında duyguları nasıl uyandırabilir, hayal kurma yeteneklerini nasıl besleyebilir? Onun kaygıları disiplinin teknolojik yönlerinin çok ötesine geçiyor. Çizim her zaman başarısızlığa uğrasa da her şeyin şiir doğurabileceğine inanıyor ve bu konuda Di Rosa'nın yaklaşımından ilham alıyor. Bu arayışta fotoğrafçılık, beceriksiz beyinlere bir fırsat sunuyor çünkü fotoğraf makinesi onun hayallerinin izini sürdüğü kalemdir. “Mütevazı fotoğrafçılık” olarak tanımladığı bu yaklaşım, çekilen her anın büyüsünü ortaya çıkarıyor. Her tetikleyici, çevre, fotoğrafı çekilen kişi ve kendisi arasındaki eşsiz zamansal birleşimi dondurur. Nihai sonuç, daha önce var olmayan ve asla yeniden yaratılamayan bir yaratımdır.
2021 yılında Pascal Mathieu, ULMER baskılarıyla "SLOW FORET" adlı kitabını yayınladı. 300 fotoğrafla resimlenen bu kitap, onun doğayla olan yakın bağını araştırıyor ve hayatının değerli bir yönünü oluşturuyor.
Pascal'ın hayranlığı doğanın temel ilkesi olan çeşitlilikte yatıyor. İnsanlığın doğasında var olan çeşitliliği kutlamaya çalışır çünkü barış ve güzelliğin kaynağıdır. Bu çeşitlilik, muhteşem şekil ve karakter dizisini bünyesinde barındıran insan vücudu aracılığıyla şekillenir. Fotoğraflarında insan varlığı, doğa ile izleyici arasında aracı görevi görüyor. İnsanların yokluğu bir boşluk bırakıyor çünkü Pascal bir manzara içinde bile her zaman geçmişteki varlığına dair ipuçları arıyor.
Her seanstan önce Pascal'ın zihninde, hatta bazen rüyalarında bile görüntüler şekilleniyor. Objektifin arkasındayken, beklenmedik şeylere yer bırakarak bu zihinsel görüntüleri hayata geçirmeye çalışıyor çünkü en çarpıcı görüntüler genellikle bu kendiliğindenlik anlarında doğuyor. Modelleriyle işbirliği yaklaşımı açısından çok önemli çünkü fotoğraflarındaki duygusal derinlik bu suç ortaklığından doğuyor.
Pascal Mathieu, gerçeklikle çarpışan ruhların kıvılcımlarını yakalamaya çalışıyor. Fotoğraflarında bu anlık flaşlar belirdiğinde, değerli bir şeyi yakalamış olmanın tatminini hissediyor. Sezgilerinin rehberliğinde, hem hafif hem de derin fotoğraf oyununa zevkle kapılır, böylece sanatın gizemlerini kendi merceğinden keşfeder.