Yaratmaya nasıl başladınız?
Çocukken hayalperest bir öğrenciydim; pencereden dışarıya, bulutlara veya komşu çatıdaki kediye hızla bakan biriydim. Defterlerimin kenarlarına yüzler ve uçan nesneler çizdiğimi hatırlıyorum.
Tercih ettiğiniz ortam hangisidir ve neden?
Çizim ve resim, genel olarak grafikler, hayal gücümü hızla harekete geçirmemi sağlıyor. Tabii ki fotoğrafçılığı da çok seviyorum, bu da taşların insan ifadeleriyle ilgili araştırmamdaki tüm şiirselliği yakalayıp ortaya çıkarmamı sağlıyor. (Pareidolia'larım)
İlhamınızı nereden alıyorsunuz?
İlham kaynağım, çevremdeki en küçük ayrıntıları bile gözlemleyebilme yeteneğim. Bu yetenek çocuklukta gelişti, ancak sinema yıllarımda, projeksiyoncu olarak çalışırken daha da güçlendi. En ufak kusuru, görüntülerin netliğini aramak zihnimi ve görme yeteneğimi keskinleştirdi. Şimdi bu yeteneğimi, özellikle de yüz taşları dediğim mineral pareidolia üzerine yaptığım araştırmalarda ilhamımın hizmetine sunuyorum.

Yaratıcı süreciniz nasıl? Fikirden tamamlanmaya kadar, bize anlatır mısınız?
Bu yüz taşlarını neredeyse sürekli ararken, her şey her seferinde tek başıma veya grupla bir açık hava gezisi, bir yürüyüş veya doğa yürüyüşüyle başlıyor. Oksitanya'da bazen tuhaf, genellikle çok taşlı patikalarda, geniş ve ilham verici alanları, rüya gibi ormanları ve çalılıkları aşarak bir yüz taşı görmeyi umabiliyorum, bazen de göremiyorum. Bir şimşek gibi, bir yüz beliriyor, yaklaşım açısına, düşen gölgeye veya güneşin dönüşünden önceki hafif sağanak yağışa bağlı olarak belirginleşiyor; bu bir pareidolia. Yüz taşının bu ifadesini, yapaylık veya sahneleme olmadan, fotoğrafik olarak ve hızlıca yakalıyor ve her zaman yerinde bırakıyorum. Fotoğrafik sunum bir güzelliği veya bir duyguyu ortaya çıkarırsa, bu taşa şiirsel bir isim veriyorum. Baskıyı sanat kağıdına yaptırıyorum, ardından çerçeveleme geliyor. Bu duygular, bu pareidolik ifadeler, resimsel yaratım sürecime ilham veriyor ve beni motive ediyor. O halde reddediyorum, tekrar alıyorum, üstleniyorum, akrilik boyayla kağıda ve tuvale bu mineral halkının güzelliklerini resmediyorum.
Sanatınızda politik veya kararlı bir boyut var mı? Bir mesaj iletme amacıyla mı yaratıyorsunuz?
Sanatımın politik boyutunun, geniş anlamıyla ekolojiyle ilişkili olduğunu düşünüyorum. Bu taşların, heyecanlarımızın insani ifadelerini ifade etme biçimi, bize yavaşlama, harekete geçmek için zaman ayırma, başkalarıyla, tüm diğerleriyle, insanlarla ve tüm canlı türleriyle veya yeryüzünde bulunanlarla, hayvan türleriyle, bitki türleriyle, böceklerle, minerallerle, okyanuslarla, havayla, suyla vb. uyum içinde yaşama ihtiyacını gösteriyor gibi görünüyor.

Zamanınıza tanıklık edecek bir iz bırakmak için mi yaratıyorsunuz?
İçinden geçtiğimiz yüz taşları, milyonlarca yıldır oradaymış gibi görünüyor.
Stilinizi ve estetiğinizi nasıl tanımlarsınız? Güncel bir akıma ait olduğunuzu düşünüyor musunuz?
Ekolojik farkındalığım nedeniyle soyut dışavurumculuğa ve Neo-Eko Sanata yakın hissediyorum kendimi.
Sanatınızda yakınlıkla nasıl bir ilişki var?
Kendi kendine eğitim almış ve doğası gereği göçebe biri olarak, sanat bana eylemlerimde ve başkalarıyla ilişkilerimde denge ve tutarlılık sağlıyor. Projelerim başarıya ulaştığında ve sanatım hakkında iletişim kurduğumda gözlerim parlıyor.
Sizi etkileyen başka sanatçılar var mı?
Edward Munch, Paul Klee, Banksy, Yann Arthus-Bertrand...

Takip etmemiz gereken güncel projeleriniz var mı?
22 Ekim Çarşamba gününe kadar Montpellier'de sergim var ve bundan büyük gurur duyuyorum. Carrousel, Maison Par Tous, 9 Cours Gambetta ve St Denis tramvay hattında bulunan üçüncü sırada yer alıyor. Pierres-Visages fotoğraflarımın (2021-2025) tamamını ve düşsellik ve pareidolia temalı yaklaşık otuz resmimi sunuyorum. Sizi orada görmekten mutluluk duyarım.