Özlem Ünel
ÖZGEÇMİŞ
Özlem Ünel 1973 Ankara'da doğdu
1992'de Yükseliş Koleni bitirdi
1997'de Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümünden mezun oldu.
1998'de Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümünde Yüksek Lisans'a başladı.
2000 yılında Akademi İstanbul'a Plastik Sanatlar Asistanı olarak girdi.
2002 Deneysel film çalışmaları yaptı.
ÇALIŞTIĞI ATÖLYELER
I. 1996 Halim Çeliker Atölyesi
II. 1997 Atilla Atar Baskı Atölyesi
III. 1998 Gökhan Anlağan Atölyesi
IV. 1999 Kemal İskender Atölyesi
Tez yonetmeni Kemal Iskender
ETKİNLİKLERDEN BAZILARI
Devlet Güzel Sanatlar Galerisi,Eskişehir
Palet Sanat Galerisi,Eskişehir
Anadolu Universitesi Galerisi,Eskisehir
“Mevzu” Skala Sanat Galerisi, Eskişehir.
Uran Kültür Ve Sanat Merkezi,İstanbul
Vakıfbank Sanat Galerisi,İstanbul.
Denizatı Sanat Galerisi,İstanbul
Discover contemporary artworks by Özlem Ünel, browse recent artworks and buy online. Categories: contemporary turkish artists. Artistic domains: Painting. Account type: Artist , member since 2007 (Country of origin Türkiye). Buy Özlem Ünel's latest works on Artmajeur: Discover great art by contemporary artist Özlem Ünel. Browse artworks, buy original art or high end prints.
Artist Value, Biography, Artist's studio:
Recognition
Biography
ÖZGEÇMİŞ
Özlem Ünel 1973 Ankara'da doğdu
1992'de Yükseliş Koleni bitirdi
1997'de Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümünden mezun oldu.
1998'de Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümünde Yüksek Lisans'a başladı.
2000 yılında Akademi İstanbul'a Plastik Sanatlar Asistanı olarak girdi.
2002 Deneysel film çalışmaları yaptı.
ÇALIŞTIĞI ATÖLYELER
I. 1996 Halim Çeliker Atölyesi
II. 1997 Atilla Atar Baskı Atölyesi
III. 1998 Gökhan Anlağan Atölyesi
IV. 1999 Kemal İskender Atölyesi
Tez yonetmeni Kemal Iskender
ETKİNLİKLERDEN BAZILARI
Devlet Güzel Sanatlar Galerisi,Eskişehir
Palet Sanat Galerisi,Eskişehir
Anadolu Universitesi Galerisi,Eskisehir
“Mevzu” Skala Sanat Galerisi, Eskişehir.
Uran Kültür Ve Sanat Merkezi,İstanbul
Vakıfbank Sanat Galerisi,İstanbul.
Denizatı Sanat Galerisi,İstanbul
- Nationality: TÜRKIYE
- Date of birth : 1973
- Artistic domains:
- Groups: Contemporary Turkish Artists
Influences
Education
Artist value certified
Achievements
Activity on Artmajeur
Latest News
All the latest news from contemporary artist Özlem Ünel
DISAVURUMCULUK NEDIR ?
Dışavurumculuk genel anlamda kurulu düzene, doğaya ve onun güçlerine karşı duyulan bir isyan olarak kendini göstermiştir.Bu eğilim içerik olarak XVIII.y.yıl Romantzmiyle kendini daha çok hissettirse de biçimsel açıdan Grünewald'la ve klasik dönemin Manierist yapıtlarında(El -Greco) kendisiyle ilgili ilk ipuçlarını vermiştir.
Dışavurumculuk karakteristik olarak belirli bir etkinin insan üzerindeki yoğun baskısı sonucunda patlak vermiştir. Bu güçlü etkiden ortaya çıkan tepkiyi diğer eğilimlerden ayırdeden özellik ise dışavurumculuğun insanın kendi üstündeki güçlere karşı açtığı bir savaş olmasıdır.Dışavurumcu varoluşun boyunduruğundan , kendi zekasının ve aklının ürünü olan teknolojinin ve makinalaşmanın insan ruhunu esir eden gücünden kurtulmak ister.Dışavurumculukta maddesel olanın deforme edilmesiyle başlayan serüven, maddesel olanın reddine kadar gitmiştir.Bu reddediş temelde evrenle bir olma, evrenle kaynaşarak bütünleşme mantığına dayalıdır.Böylelikle insan yaşamın kendsini kuşatan acılarından ve korkularından sıyrılarak özgürleşecektir.Ancak bunu kendi içine kalarak gerçekleştiremez,bunun için sanat yapıtını kullanacak,sanat yapıtı dengeyi kendi varlığı içinde gerçekleştirmekle doğayı aşacak ve onu tamamlayacaktır.
Bu noktada dışavurumculuk;yeni bir düzen kurmaktan öte varolan düzene yapılmış bir saldırı ve yıkım isteği,doğaya sallanmış bir yumruk yaşamın bilincine yönelik bir isyan ve dış patlama olarak tanımlanabilir.Dışavurumculuk kimi zaman"düzene karşı içsel bir yaşam"arayışı olarak kendini gösterirken kimi zamansa yaşamı içine çekerek onun bütün karmaşasını ve buhranlarını dışarıya geri püskürten koruyucu bir silah görevi üstlenir.Bu noktada doğanın bize görünen biçimleri bozulumuş, nesneler çarpıtılmış,mekan duygusu giderek ortadan kalkmaya başlamış, formun tamamen dışlanmasına kadar gidilmiştir .Burada renklerin ve biçimlerin armonik uyumu ile ilgili düzenlemeler yapılmış,daha sonraları bu biçimler tümüyle geometrik biçimlerle dönüşmüş nesnelerin birbiriyle bağlantısı resmin yüzeyiyle sınırlı kalmış, denge kurmanın ulaşılabilecek en yalın şekine dönüşmüştür.
Ancak bu yaklaşım yalnızca sisteme ve onun mutlak gerçekliliğini çözmeye yönelik bir eğilim olduğundan sanatın insan üzerindeki tüm yaşamsal etkileri gözardı edilerek, sanat asıl hedefinden saptırılmıştır.Keza sanat insan ve yaşam içindir.Anlamsa hayatı yaşanılır kılan tek gerçektir.
ABOUT EXPRESSIONIST ART
At the begining of the expressionist art understanding,global difficulties triggerin fear and developments of civilizations that caused the human being to face with slavery were mainly the result of endangering human's spiritual aspect.
Expressionist artists in the 18'th century were simply impressed by Romantic artists who represented themselves as a nature mysticism and the tendecy that how they internalized or personalized the outher world.Caspar David Friedrich's horizantal aret works in generraly described many of romantic artists tendency of integration between God and nature as for the British Artists Turner ,he pointed out the power of nature trancending the human being.İn this perspecktive his powerfull brush strokes and personalized statments purely transcended and thisplayed expressionist approach.
In the 20th century at the development of positive sciences and the discovery of photograpy that helped artists not only express their impressions but also reflect their iner world.Artists like Gauguin were impressed with the primitive folk art became the pioneer of expressionism.Not surprisingly,at the development of science different cultures and philosophy would effect the art world. At the new period and it's point of view on art nature existence would become and emanate as a system of abstract intellectual knoweledge.In the begining of 20th century,by establishing Die Brücke Group,Karl Schmidt- Rottluff,Erns Ludwing Krichner,Fritz Bleyly initiated expressionism movement.
In this period ,artists who merely didnot want to reflect the reality as it was desired to enliven their sistimulations which force creativity authentically.Later on Pechstein,Emile Nolde,Kandinsky and Jawlensky Joined the group.As a pioneer of group Kandinsky and Jawlensky joined the group. As a pioneer of group Kandinsky published Der Blau Reiter in 1912.In addition to that not included to this group artists like Kokoschka ,Berlach,Beckmann,Rohfls,Soutine,got attention expressionist artists at the begining were impressed with fauvist artists yet later they found thir personal style. Because of the 1st World War and the negativity of mechanized society caused various inclinations.While artist like Kollwithz and ,Ensor progressed social- realist approach Berlach tended to create folk art.Morover ,Matisse deal with mainly the plastic and formal issuses.
At the expressionist approach ,artists deported nature. Colour and shape were more important than form.Space ,therefore came to surface.Artists also transformed the form and shape as well.Subsequently ,they would decline the form so that shapes ,colors,and lines coul became an arrangement.In a sense by declining vitality,artist could enable to find absolute and abstract unity that would be beginning of a process that eliminated explanation.
On the contrary to this art movement process ,my art approach in a sense simply
deals with apstract natures mechanic power and it's effect in human being.Consequently human is aware of being mortal.Vitaly whereas is a meaning of confliction going aroun between existense and absence.
In this perspective,as a formal approach the reflection of art just seems to analyze
the artist's personal existence and contributes himself in a space that woul create a new powerfull atmosphere.
Ozgecmis
ÖZGEÇMİŞ
Özlem Ünel 1973 Ankara'da doğdu
1992'de Yükseliş Koleni bitirdi
1997'de Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümünden mezun oldu.
1998'de Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümünde Yüksek Lisans'a başladı.
2000 yılında Akademi İstanbul'a Plastik Sanatlar Asistanı olarak girdi.
2002 Deneysel film çalışmaları yaptı.
ÇALIŞTIĞI ATÖLYELER
I. 1996 Halim Çeliker Atölyesi
II. 1997 Atilla Atar Baskı Atölyesi
III. 1998 Gökhan Anlağan Atölyesi
IV. 1999 Kemal İskender Atölyesi
Tez yonetmeni Kemal Iskender
ETKİNLİKLERDEN BAZILARI
Devlet Güzel Sanatlar Galerisi,Eskişehir
Palet Sanat Galerisi,Eskişehir
Anadolu Universitesi Galerisi,Eskisehir
“Mevzu” Skala Sanat Galerisi, Eskişehir.
Uran Kültür Ve Sanat Merkezi,İstanbul
Vakıfbank Sanat Galerisi,İstanbul.
Denizatı Sanat Galerisi,İstanbul
RESIM SANATI UZERINE
Rönesansatan günümüze değin resim sanatının tarihi görüntünün ve görmenin tarihidir.Farklı düşünce biçimleri ve dünya görüşleri resim sanatının oluşumuna yön vermiştir.Bu düşünceler kimi zaman birbirlerine anti-etki yaparak ortaya çıkmıştır. İnsanlığın yarattığı yeni düşünce sistemleri ve değişen dünya görüşleri ile yeni buluşlar, eski düşünce sistemlerinin geçerliliğini yitirmesi ve ihtiyaçlara karşılık verememesi, yeni yaşam görüşlerinin ve düşünce biçimlerinin doğuşuna sebep olmuştur.Bu düşünsel değişimler Rönesans döneminin klasik yapıtlarındaki dini konulardan ,insanın üstündeki bilinmeyen güçlere yönelmiş,doğanın görünüşünün ötersinde insanın varoluşunun özüne giden bir arayış sürecinin de içeriğini oluşturmuştur.
Sanayi ve teknoloji alanında sayısız icatlarla başlayan 20. y.yıl,psikoloji ve sosyal bilimlerde ve fendede çığır açıçı gelişmelerle devam ettmiştir.Albert Eistein'in görecelik kuramı,Sigmund Freud'un psikanalizi geliştirmesi,röntgen ışınlarının keşfi ve atom çekirdeğinin bölünmesi insanın artık daha farklı düşünmesini gerektirimiştir.
Düşe,hayale olanak bırakmayan teknolojinin gelişimi ve yaşamla ilgili ortaya çıkan yeni bilimsel bulgular sanatın da büyüleyici gücünü baltalamıştır.Olağanüstü, tutkuların,aşkların, tanrısal inançların,ölümcül günahların mertçe kıran kırana savaşların kısacası insan yaşantısında yeri olan insana büyük acılar ,ızdıraplar yaşatan abartılı duyguların devri sona ermiştir artık. Mistik ve fantastik dünyaların kapıları da insalığın yüzüne bir bir kapanmıştır.Sanat bütün bu insana yaşama motivasyonu sağlayan yaşamsal etkilerin yerine artık çağının tanığı olarak sıradan olağan olanı yansımak durumundadır. Zaten sıradanlaşan yaşam,savaşların ve gelişen teknolojininde etykisiyle artık yaşanılmayacak kadar kötü bir hal almıştır.Nietsche'nin de söylediği gibi “Tanrı insanın içinde ölmüştür”,eğer insan tanrının ölümüyle açılan boşluğu kendisiyle dolduramazsa karanlığından yıldız doğurtamazsa kendi karanlığının sonsuzluğunda yok olacaktır. Sanatçılar böyle bir korku ve isyanla görüntülerin dünyasını reddetmiş kendi iç dünyalarına yönelerek bu yaşamın çıkmazlarıyla savaşa girmişler,kendilerine yeni bir misyon üstlenmişlerdir.Bu misyon görünen dünyanın ötesindeki gerçeği bulmaktır.Bu çağın sanatçıları görüntülerden oluşan örtüyü yırtmak ve kendi değişleriyle “şeylerin ardına bakmak”istiemişlerdir.Böylelikle dış dünyanın bozulan biçimleriyle başlayan serüven ilerki dönemlerde bu biçimleri hepten reddetmiş, renk tinsel olanın yerine geçerek somut bir görütü kazanmıştır.Sanatçı sonunda gerçekle yüz yüze gelecektir,sonsuz derin bir hiçlikle...Ancak bu hiçlik varlıkla anlam kazanmalıdır.
DISAVURUMCULUK UZERINE
Dışavurumcu sanat anlayışının kökeninde, evrensel güçlerin yol açtığı korku ve uygarlıkların gelişmesi ile ortaya çıkan makinelerin insanı köleleştirmesi sonucunda, insanın tinsel yönünün tehlikeye girmesi gerçeği yatar.
Dışavurumcular, XVIII.y.yıl'da bir doğa mistizmi şeklinde kendini gösteren Romantiklerin dış dünyayı içselleştirme eğilimlerinden etkilenmişlerdir. Caspar David Friedrich'in ufka bakan yapıtları romantik sanatçıların tanrıyı doğayla bütünleştirme eğilimini de anlatmış olur. İngiliz Romantik ressamı Turner ise doğanın insanı aşan gücüne işaret eder.Dinamik fırça vuruşları ve kendine özgü anlatım biçimiyle izlenimleri de aşan ekspresyonist bir yaklaşım sergiler.
XX. yüzyılda pozitif bilimlerin ilerlemesi ve fotoğraf 'ın keşfedilmesi ile gelişen izlenimci sanatın karşısında yalnızca izlenimleri aktarmak yerine ona kendi iç bakışlarını da ekleyen sanatçılardan,Cézanne kübizmin öncüsü olurken,Van Gogh ekspresif sanat anlayışıyla bu akımda başı çekenler arasında yer alır.Primitif halk sanatlarından etkilenen Gauguin ise resim sanatında yeni bir anlatım biçimi oluşturmuştur.
XIX. yüzyılda bilimde ,felsefedeki gelişmeler farklı kültürlerin ilgi alanına girmesi sanatta yankısını bulacaktır.Yeni çağın sanat görüşüyle,doğa varlığı soyut-düşünsel bir bilgiler sistemi haline gelecektir.
XX.yüzyıl'ın başlarında Karl Schmdt-Rottluff,Ernst Ludwing Kricner,Fritz Bleyly Die -Brücke gurubunu kurarak ekspresyonist sanat akımını başlatmışlardır.Bu akıma göre gerçeği olduğu gibi aktarmak istemeyenler kendilerini yaratıcılığa zorlayan dürtüyü otantik olarak yeniden canlandırmak istiyorlardı. Guruba daha sonra Pechstein,Emile Nolde,Kandinsky,Jawlensky,gibi isimler de katılmış,Kandinsky gurubun lideri olarak 1912'de Der Blaue Reiter'i yayımlamıştır.Ayrıca bu gurubun dışında olan Kokoshcka,Berlach, Beckmann,Rohfls Southine gibi isimler de dikkat çeker.Ekspresyonist sanat akımı başlangıçta fovistlerden etkilenmiş ancak ilerleyen zaman içerisinde kendi özgün biçimine bürünmüştür.I.Dünya Savaşının ve mekanikleşen yeni toplum düzeninin olumsuz etkileriyle çeşitli eğilimler ortaya çıkmış, Kollwithz,Ensor,gibi sanatçılar toplumcu-gerçekçi yönde ilerlerken Berlach halk sanatlarına yönelmiş,Matisse ise resmin daha çok plastik ve biçimsel sorunlarıyla uğraşmıştır.
Ekspresyonist anlayışla beraber görünen doğa dışlanmış form deformasyonları ile biçimler bozulmuş , renk ve biçim formun önüne geçmiş , resmin espası yüzeye yaklaşmıştır.Bu eğilim daha sonra formu büsbütün reddedecek , biçimler ,renkler ve çizgilerin bir düzenlemesi şekline dönüşerek soyut ve mutlak bir bütünlük arayacak ve anlamın da ortadan kaldırılmasına kadar gidecek bir sürecin de başlangıcı olacaktır.
Benim sanat anlayışım ise bu sanatsal sürecinin tersine soyut olan doğanın mekanik güçlerinden yola çıkarak gelişmiş ve insanda hayat bulmuştur.Acak bu yaşam insanın ölümüyle yok olacaktır.İnsan ölümlü olduğunun bilincindedir.Yaşamsal olansa varlık ile yokluk arasında dolaşan bu iki karşıt durumun birbiriyle çatışmasından doğan bir anlamdır.
Bu bakış açısının biçimsel olarak sanatıma yansıması ise insanın kendi varlığı içerisinde giderek çözülmesini ve mekana karışarak bir atmosfer yaratmasını niteler biçimde şekillenmiştir.